“20.yüzyılın başında Ulu önder Atatürk, Türk kadınına seçme ve seçilme hakkı başta olmak üzere, pek çok hakkı kanunlarla vererek, dünyanın pek çok gelişmiş ülkesine örnek olmuştur. Bütün bu kazanımlara rağmen, kadınlara yönelik baskı, şiddet, mobbing gibi haksızlıklar içinde bulunduğumuz yüzyılda ne yazık ki halen devam etmektedir. Kadına yönelik şiddet haberleri her gün farklı bir kentten karşımıza çıkmakta, bir hiç uğruna kadınlarımız katledilmektedir. Oysaki her fırsatta büyük övünç duyduğumuz, her zaman gururla anlattığımız Kurtuluş Savaşı mücadelesinde vatanı canla başla savunan, Cumhuriyetimizin ilk yıllarında tüm olumsuzluklara rağmen hayatı yaşanabilir kılan, devamında öğretmen, pilot, yazar, bürokrat, siyasetçi bilim insanı olan bizim baş tacımız kadınlarımız değil miydi? Gelişip, daha ilerilere gitmemiz gerekirken bugün küçük gelinleri, töre cinayetlerini, kadının elinden alınan eğitim hakkını, kadına yönelik şiddeti konuşuyoruz. Ne yazık ki ileriye değil bu konuda adım adım geriye gidiyoruz. Bunu engellemenin tek yolu eğitimdir. Toplumun bilinçlendirilmesidir. Toplumun refah düzeyinin ve yaşam koşullarının iyileştirilmesidir. Duygu dünyamız ve iç alemimize bir göz atacak olduğumuzda, kadınlarımızın, fiziksel olarak narin yaradılışlarının altında aslında, güç, dayanıklılık, üretkenlik ve özgüven barındırdıklarını görmek, hiçte zor olmayacaktır. Yeter ki kadınlarımıza hak ettikleri değeri verelim. Kadınlara yönelik tüm olumsuzlukların ortadan kalktığı, hak ettikleri değeri yaşadıkları, çağdaş bir dünyada özgürce hareket ettikleri nice 8 Martlar yaşanması temennisiyle, başta hiç uğruna kaybettiğimiz Seda Camgöz, Özgecan Aslan, Münevver Karabulut, Türkan Sarıkaya, Cansel Buse ve ismini bilmediğimiz cinayete kurban giden kadınlarımızın aileleri başta olmak üzere tüm kadınlarımızın, 8 Mart Dünya Emekçiler Kadınlar Gününü kutluyor, huzurlu başarılı ve mutlu bir hayat diliyorum.”